Ahu Pelin Arabacı

   Beta: 14Hz- 40 Hz  - frekans titreşim düzeyi :Uyanıklık halidir. Kişinin algıların son derece açık olduğu, sorun ve problem çözülen, kitap okunulan, tartışma yapılan, ders dinlenilen, film izlenilen vb. kısacası yaşamın getirdiği günlük rutin anlara dahil olan zamanlardaki genel zihin durumudur.

 

   Alfa :8Hz - 14Hz frekans titreşim düzeyi: Meditatif haldir. Son derece rahat, sakin, gevşemiş ancak uyanık olunan, derin düşünme zamanlarındaki genel zihin durumudur. Reiki, meditasyon vb. çeşitli spiritüel çalışmaların yapıldığı frekans düzeyidir. Reikiye dair yapılan bilimsel araştırmalardan biri ;  Dr. John Zimmerman’ın kurucusu olduğu  Reno, Nevada , U.S.A ’da bulunan Biyo Elektro Manyetik Enstitüsü’nde gerçekleşmiştir. Bu araştırmaya göre; Şifacıların, şifa verirlerken  Schumann dalgaları ile bağlantı kurarak, beyinlerinin sağ ve sol loplarını dengeleyerek zihinsel aktivasyonu sakinleştirdikleri ve kişileri stresten uzaklaştırarak, beyin dalgalarının 7,8 – 8 hz’lik alfa ritmine kolaylıkla geçebildikleri gözlemlenmiştir. Şifacıların, hastaya reiki aktarmaya başladığında şifayı alan kişilerin de aynı şekilde beyin dalgalarının alfa ritmine kolayca geçtiği anlaşılmıştır. Bu bilimsel araştırma, bizlerin her zaman ifade ettiği ve reiki uygulayan ve uygulanan kişiye sakinlik, huzur ve denge veren bir ruh halinin sebepsiz yere olmadığını gösteriyor.

 

   Theta: 4Hz - 8Hz frekans titreşim düzeyi: Çok derin gevşeme hali.Uyku ile uyanıklık arası olunan bu zihin durumunda derin  meditasyon, derin bilinçaltı aktiviteleri vb. çeşitli spiritüel çalışmalar yapılır.

 

   Delta: 0,5 Hz- 4 Hz frekans titreşim düzeyi: Derin uyku hali. Dış dünyadan soyutlanmış ve bilinçsiz olunan zihnin bu durumunda ruhsal boyutta çalışmalar astral boyutta sürer ancak kişi bilinç düzeyinde derin uykuda olduğundan hatırlanmaz.

 

​

   Peki Nedir Sahi Bilinçaltı ?

 

   ‘İçimizdeki Düşman’ mı ? yoksa ‘Masum ve İlkel bir Koruyucu’ mu?

   Bizler hayatımıza etki eden , yönlendiren ve şekillendiren 'en büyük faktörü'  ne kadar tanıyoruz?

   Varoluşundan, işleyiş  ve etkilerinden ne kadar bi' haberiz? ve de etkilerine ne kadar açığız? İnanın tahmin edemeyeceğinizden çok çok daha fazla…

 

   Bilinçaltı, anne karnındaki ilk oluşum anı itibariyle kayıt yapmaya başlayan ve aralıksız verilen her türlü bilgiyi sünger gibi çeken , olumsuzluk içeren sözleri, anları, olay ve durumları  hiç unutmayan ve tüm olumsuz kayıtları  itina ile saklı tutan bir 'hard disk' ten farksızdır.  Tüm verilen kayıtları doğru olarak kabul eder ve alır. Tehdit algıladığı her an  bizim önümüze 'temcit pilavı misali' serer durur. Korkuyla, kaygıyla, endişeyle o ilgili negatif kaydı yeniden yaşamaktan bizi korkutur. 'Aaa. bak sen bunu yapmıştın ve sonucunda böyle olmuştu. Bunu bir daha sakın yapma. Yaparsan böyle olur.' yada 'senin doğrun bu.' şeklinde kaydettiği direkt veya dolaylı tüm negatif kayıtları, işte burada !diye bizlere her fırsatta hatırlatan bir koruyucu ebeveynden farksızdır. Halbuki o bir kez yaşanmış , bitmiş, geçmiş ve geçmişte kalmıştır. Ancak bilinçaltı kayıtları, ne yazık ki  zamansızdır.

 

   Bilinçaltının en önemli görevlerinden biri bu yaşamımızdaki ve önceki yaşamlarımızdaki tüm anıları korumak, muhafaza etmektir. Negatif kaydın etkileriyle oluşturulmuş yüksek titreşimli kararlılıkla yüklenen 'inanç kalıpları' da olabilir. Bu inanç kalıpları dinsel anlamın çok ötesindedir. Kendinize ve yaşamınıza dair yüklediğiniz her anlam, tanım ve yargı ; inanç kalıbı yaratımı oluşumu için ideal ortam yaratıcılarıdır. Bazen de geçmiş yaşamlarımızda bir çok farklı konuda 'büyük yeminler' ederiz. Bu yeminler herhangi bir konuda olabilir. (Aşk, para, cinsellik, refah vb.) Tüm zamanlar, boyut ve alanlarda aktif olarak kalır ve geçerliliğini sürdürürler. Bu tür yeminleri bilinç düzeyinde hatırlamamız ise  mümkün değildir. Ancak bilinçaltı hiçbir zaman unutmaz ve silmez. Bilinçaltının hafızası bugünkü yaşamımıza etki edecek ve bizde çatışma yaratacak tüm yeminleri ve kalıpları her an her fırsatta bize 'koruyucu silah' olarak kullanır. Aslında tek amacı bizi koruma içgüdüsü ile çeşitli olaylara karşı uyarmak ve yaşamımızın düzenleyicisi , planlayıcısı olmaktır. Bazen baskılayıcı ve zorlayıcı bazen de ansızın bizleri sınırlandırıcı ve engelleyici durumlar yaşamamıza sebep olur. Bunu elbette bilinç düzeyinde  farkedemeyiz ta ki işler iyice sarpa sarana kadar.

 

   İşte o zaman da bilinç devreye girer. 'Bir şey var' deriz. Bir sorun ama ne? Bunun için ne yapmalı? Nasıl üstesinden gelmeli? Bilinçli olarak vereceğimiz bilinçaltı negatif kayıtları  temizleme ve dönüştürme yöntemleriyle gün gelecek bilinç de görevini layıkıyla yapacak ve yerini yeni bir yaşam düzenleyicisi ve planlayıcısı olan bilgeliğe bırakacaktır.

 

   Ancak bu bilinçli verilen dönüşüm kararı olmaksızın, varolan kayıt silinmeden ve yerine yeni bir olumlu format atılmadan , bilinçaltı her fırsatta yeniden yeniden aynı engel, olay ve durum  ile sizi karşılayacaktır. Sizi, sizden koyduğu engellerle koruyacaktır. Bunu bir 'görev bilinci' ile yapacağından yaşamınızda sürekli ve kaotik görünen içinden çıkılamaz diye nitelendirilen döngülerin içinde bulucaksınızdır kendinizi. Yeniden, yeniden ve yeniden. Herhangi bir negatif bilinçaltı kaydı. Hepsi bu.

 

   Tüm mutsuzluklarınızın temel sebebidir belkide.

   Yaşamınıza dönüp bir bakın lütfen. Sorun nerededir?  Dönüşüm bekleyen şey nedir?

   Para mı? Bolluk bereket mi? İlişkiler mi? Kariyer mi? Yoksa hepsi mi?

   Size ilgili konuda yüklenen negatif kayıt , inanç kalıbı yada satınalınmışlıklar acaba nedir?

 

   Negatif kayıtlarımız : Dışarıdan aldığımız, bize kodlanan yani yüklenen olumlu gibi görünen aslında negatif olan  satınalınmışlıklarımızın tümüdür. Yargı ve sınırlandırılmışlıklar içeren düşünce kalıplarıdır.

 

   Yine yeniden farklı  bir örnekle değerlendirelim ve bilinçaltınızda yüklenmiş para ile ilgili negatif bir kaydınız olduğunu varsayalım :

'Para kolay kazanılmaz', 'Para , elinin kiri' , 'Para mutluluk getirmez', 'Zenginlik mi? Başa bela' vb.. aklına gelen veya gelmeyen herhangi bir benzer negatif kayıt da olması mümkündür. Bu negatif kayıtlar ve kalıplar olduğu müddetçe yeterince para kazanılamayacaktır. Yapılan mesleklere dair tüm çalışmalarda daima zorluklarla karşılaşılacaktır. Gelen para hiçbir zaman kolay, bereketli ve yeterli olamayacaktır. Borçlar bitmeyecektir. Arzuladığınız ve hakettiğinizi düşündüğünüz refah ve zenginliğe bir türlü kavuşamayacaksınızdır. Bilinçaltına kızmanız da bunları dönüştürmeye yetmeyecektir. İçinizde hissettiğiniz çaresizlik hissi de. O görevini en iyi şekilde yapıyor ve yapmaya devam edecektir. Vaktiyle ona yüklenen kayıtları yaşamanız için realitenizde her türlü ortamı ve durumu yaratıyor ve yaratacaktır. Siz de sadece bir oyuncu gibi verilen rolü yaşıyorsunuzdur.

 

        " Sıcak bir sobaya oturan bir kedi bir daha sıcak bir sobaya oturmayacaktır. Ama soğuk bir sobaya da oturmayacaktır."  Mark  Twain